Gün geçmiyor ki Apple ile ilgili enteresan bir haber çıkmasın. Bu son hadise ise oldukça ilginç. Steve Jobs'ı herhalde tanımayan yoktur. Apple'ı neredeyse iflastan alıp bugünlere getiren CEO. Aynı zamanda sıradışı bir CEO. Jobs'un son dönemde bir çok kere gündeme gelen bir özelliği de kendisine rastgele kişilerden gelen e-maillere bizzat cevap vermesi.
Burada enteresan olan cevapların tamamının son derece kişisel, informal ve kendine özgü olması. Son aylarda Apple ürünleri ile ilgili bir çok bilgiyi bu sayede Steve Jobs'ın maillerinden öğrendik. Ama bu sonuncusu gerçekten çok daha enteresan.
Nedenine gelince Amerika'nın önemli blog sitelerinden Gawker'ın (Gawker aynı zamanda Gizmodo, Jalopink ve Lifehacker gibi önemli blogları çatısı altında toplayan bir firma) yazarlarından bir blogcu gece geç saatlerde işiyle ilgili ünvan veya poizsyon da belirtmeden sade vatandaş kimliğiyle Jobs'a Apple'ın iPad için kullandığı devrim yaratan cihaz yakıştırmasına atıfta bulunuarak biraz da kışkırtıcı bir usluple "devrimler özgürlükle gelir, 20'lerindeki Bob Dylan Apple için acaba ne düşünürdü" gibisinden bir mail atar. (Dylan 60 larda özellikle insan hakları ve savaş karşıtı duruşuyla öne çıkmış, The times they are a-Changin ve Blowin in the Wind şarkıları insan hakları ve özgürlük temalarına ilişkin adeta bir marş olarak kabul görmüştü)
Ancak bu maili enteresan kılan detay Jobs'ın herhangi birinden gelen bu maile cevap vermesi oldu.
Adeta karşılıklı bir atışmaya dönen ve tansiyonu yer yer yükselen bu mailleşme sabaha karşı 02.30 a kadar sürer.
Mail'in konusu ise, son günlerde teknoloji ve blog çevrelerinde çokça tartışılan; Apple'ın kendi eko sistemi içerisinde yer alacak kontent ve içeriği belirlemede kendi perspektifinden uygun gördüğü bir çerçevede steril bir ortam yaratma arzusu ve bir de flash konusunda Jobs'ın katı tutumu.
Özetlersek aslında Mevzu şu;
Yenilikçilik ve inovasyon özgürlükleri ve talepleri kısıtlayarak olur mu ?
Burada Jobs'a veryansın eden blogcu'nun (bu arada anlıyoruz ki aslında bir apple kullanıcısı) argumanı; Apple'ın yaklaşımının özgürlükten yana değil sansürden yana olduğu ve iPad'e interaktivite ekleyebilecek mesela Flash uygulamalarının olmayışının kişiyi kısıtladığı yönünde.
Jobs ise yaptıkları şeyin özgürlük kısıtlaması anlamına gelmediğini devrin değiştiğini PC zihniyetinin olayı kavramakta zorlandığını; yaptıkları şeyin kullanıcı için daha iyi ve kaliteli bir deneyim sağlamak için standartlar koymak olduğunu, sağladıkları özgürlüğün kişisel bilgileri çalan, pil ömrünü su gibi bitiren, porno içerikten muaf bir özgürlük olduğunu ifade ettiğini görüyoruz.
Jobs'ın takiben; istemeyen bizim platformumumuza içerik veya yazılım sağlamasın kardeşim, biz kimseyi bir şeye zorlamıyoruz tadındaki tonlamasının ise yoruma açık bir çıkış olarak değerlendiriyorum.
Bu arada yukarıda verdiğim ifadeler bu chat'leşmenin benim algıladığım şekli. Neticede bu aktardıklarım orada aktarılanların Türkçe çevirisi olarak algılanmamalı. Benim bu yazıdan çıkardığım yorum olarak okunulmalı.
Mailleşmenin son satırında Jobs'ın karşısındaki blog yazarına istinaden "sen kayde değer ne yaptın bugüne kadar milleti eleştirmekten başka" diye özetleyebileceğim uslubunun, aslında mesajları itibari ile daha hırçın olan blogcu'nun agresif tutumuna karşın yine de kişisel bir sataşma olduğunu ve kendisine yakışmadığını düşünüyorum.
Buna rağmen dünyanın en büyük firmalarının birinin başındaki bir CEO'nun böylesine samimi bir uslupla, üstelik gecenin bir saatinde vaktini ayırıp sıradan insanlarla mailleşmesini de inanılmaz takdir ediyorum. Koltuk ve makam kompleksi içinde, statüyle, parayla kendilerini ulaşılmaz zanneden onca mevkii sahibi insana örnek olmalı bu tavır. Bu açıdan bakınca; kendisinin bu tavrı tabuları yıkan, yenilikçi, özgüvenli bir yaklaşım.
Yorumlar
Yorum Gönder